MENU

PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

PRATİK LİNKLER

HAVA DURUMU

SİTE SAYACI


Ziyaretçi Sayımız: 338141

  DUYURULAR

27. VERGİ HAFTASI BASIN BÜLTENİ

 

 

                                                                                                                                                                                          22 Şubat 2016

VERGİ HAFTASI

(Basın Bülteni)

 

            Bilindiği üzere 1990 yılından bu yana Şubat ayının son haftası Vergi Haftası olarak kabul edilmiştir. Bu yıl 27’incisi düzenlenecek Vergi haftası her yıl olduğu gibi çeşitli etkinliklerle kutlanacaktır. Bu kutlamalar ile vergi bilincinin yerleştirilmesi de amaçlanmaktadır.

            Anayasamızın 73. Maddesinde, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” denilmektedir. Yani az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması esastır. Bu sayede gelir dağılımının daha adil olması da sağlanacaktır. Dolayısıyla vergi bilincinin yerleşmesi de kolaylaşacaktır.

Vergilendirmenin temel ilkelerinden biriside adalettir. Vergide adalet ilkesinin uygulanmasıyla vatandaş üzerinde dengeli bir vergi yükü dağılımı olacak. Vergide adalet ilkesinin uygulanıp uygulanmadığını veya ne kadar uygulanabildiğini görmek için dolaylı ve dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payına bakmak gerekir ki, vergi gelirlerinin %70 ‘i dolaylı vergilerden sağlanmaktadır.

Dolaysız Vergiler kişilerin mali gücüne göre gelirleri ile orantılı vergiler iken, Dolaylı Vergiler kişilerin gelirlerini ayırt etmeden herkesten aynı oranda alınan vergilerdir. Yüksek Gelirli kişilerinde, asgari ücretle çalışan kişilerinde yapmış olduğu aynı harcamalar için ödedikleri vergi aynı olmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan yeni Gelir Vergisi yasa tasarısında hesap döneminin son üç ayına dair (Takvim yılı için Ekim-Kasım-Aralık aylarını kapsayan) Geçici Vergi beyannamesi verilmeyeceği ve Geçici Vergi ödemeyeceği öngörülmektedir.

Bilindiği gibi Geçici Vergi 1981 yılından beri değişik isim ve şekillerde Gelir ve Kurumlar vergisi mükelleflerine uygulanmaktadır.

Gelir Vergisinin yıllık olma özelliğini bozan Geçici Vergi ve Geçici beyanname olayıdır, geçmişte enflasyonun ( %68-75) yüksek olduğu dönemlerde bir yararı vardı. Vergi yükünün Gelir Vergisini peşin ödeyen ücretliler üzerine kaymasını ve Hazinenin faiz yükünün artması önlenmek istenmişti.

2015 yılı enflasyonu (tüfe) %8,81 olduğu düşünüldüğünde tasarıdaki gibi son üç ayına dair değil, yılın diğer aylarında da Geçici Vergi ve Geçici beyanname verilmemesi Mali Müşavirler üzerindeki iş yükünü, mükellefler üzerindeki Vergi yükünü de ortadan kaldırmış olacaktır.

Yine önemle üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise, kayıt dışı ekonomidir. Bundan dolayı, Kayıt dışı Ekonomiyle mücadele yalnızca Vergi ya da Sosyal Güvenlik İdaresinin üstesinden gelebileceği bir olay olarak görülmemelidir. Vergi tabanının genişletilmesi, vergi oranlarının (KDV’nin) düşürülmesi, vergi bilincinin geliştirilmesi, vergi idaresinin yönetim ve denetim etkinliğinin artırılması, vergi sisteminin vergi kayıp ve kaçakçılığını önleyecek şekilde değiştirilmesi, Sosyal Güvenlik kapsamının genişletilmesi, SSK Prim oranlarının düşürülmesi, Sendikalaşmanın artırılması, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının etkinleştirilmesi ve kayıtlı çalışmayı özendirecek şekilde geliştirilmesi, Kamu harcamalarında savurganlığın ve yolsuzluğun önlenmesi, Çeklerin Hamiline yazılı olmaktan çıkarılması, bölgesel dengesizliklerin ortadan kaldırılması, Kayıt dışı faaliyetlerine devam etmek isteyenlere karşı ağır cezai müeyyidelerin getirilmesi ve yaptırımların kesin ve caydırıcı olması da önemlidir.

Kayıt dışı ile mücadelede, öncelikli olarak tam bir siyasi irade de gereklidir ve sık sık af kanunu (Vergi ve SGK affı) çıkarılmamalıdır. Vergi aflarının olumsuz etkileri nedeniyle af uygulamalarına son verilmelidir. Sık sık yapılan vergi afları vergiye uyumu azaltmaktadır. Bir defalık afların özendirici ve uyum artırıcı etkileri bulunsa da, tekrarlayan aflar vergi uyumunu azaltmakta ve vergi yapısında kalıcı hasarlar meydana getirmektedir. Adalet ve eşitlik ilkelerine zarar vermektedir. 1924 yılından 2013 yılına kadar geçen 89 yıllık süre içinde Türkiye ‘de farklı kapsam ve isimlerle toplam 32 adet af kanunu çıkartılmıştır. Buda ortalama 2.8 yılda bir af çıkartıldığı anlamına gelmektedir.

Vergi afları vergi ödeyenler aleyhine rekabet üstünlüğü sağlayarak kayıtlı ekonomiyi zor durumda bırakıp kayıtsız ekonomiyi özendirmektedir. Bununla ilgili olarak yeni yazılacak olan Anayasaya da mali kural olarak bir hükümde konulması gerektiği görüşündeyim. Kamu harcamalarında tam hesap verebilirlik ve sorumluluk sistemi uygulanmalıdır.

             Bu nedenle, beyan dönemi 1 Mart’ta başlayacak Gerçek Gelir Vergisi mükelleflerimizin ve beyan dönemi 1 Nisan’da başlayacak Kurumlar Vergisi mükelleflerimizin, her dönem olduğu gibi gerçek kazançlarını beyan edeceklerini düşünüyor, 27. Vergi Haftasının ülkemize ve İlimize hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılarımla.

 

Ankara Yeminli Mali Müşavirler Odası

Kayseri İl Temsilcisi

Ymm. İmdat ŞİMŞEK